Zina Yapan Sahabelerin Kendilerini Israrla Öldürtmek İstemeleri

Zina Yapan Sahabelerin Kendilerini Israrla Öldürtmek İstemeleri

Bir rivayette Maiz İbnu Malik isimli bir sahabenin zina yaptığı ve peygamberimize gelerek kendisine recm cezasının yani taşlanarak öldürülmenin uygulanması noktasında ısrar ettiği iddia edilmiştir. Yine aynı rivayette bir kadının da aynı şekilde gelerek ısrarla recmedilmek istediği iddia edilmiştir:

 

“Resulullah’a, Maiz İbnu Malik el-Eslemi gelerek: ‘Ey Allah’ın Resulü, ben nefsime zulmettim, zina rezilliğini işledim, beni temizlemeni istiyorum’ dedi. Resulullah onu reddetti (geri çevirip meselenin üzerine gitmedi). Ancak Maiz ertesi gün tekrar geldi. Yine: ‘Ey Allah’ın Resulü, ben zina rezilliğini işledim!’ diye ikinci sefer itirafta bulundu. Adamı ikinci sefer geri çeviren Resulullah adamın kavmine birisini yollayarak: ‘Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı?’ diye tahkik ettirdi. Ancak hep beraber: ‘Biz onu gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki salih kişilere denk akıl (ve feraset) sahibi biliyoruz’ dediler. Maiz üçüncü sefer müracaatta bulundu. Hz. Peygamber onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu. Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler. Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı. Taşlanmasını emretti ve taşlandı. Gamidiye adında bir kadın da gelerek: ‘Ey Allah’ın Resulü, beni niye reddediyorsun. Görüyorum ki, beni de Maiz gibi geri çevirmek istiyorsun. Allah’a kasem olsun ben hamileyim de!’ dedi. Hz. Peygamber: ‘Öyle ise hayır. Sen git ve çocuğu doğurunca gel’ dedi. Kadın gitti, çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi. ‘İşte çocuk, doğurdum!’ dedi. Resulullah: ‘Git, sütten kesinceye kadar emzir, sonra gel!’ buyurdu. Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi. Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı. ‘Ey Allah’ın Resulü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi’ dedi. Resulullah çocuğu alıp, Müslümanlardan birine teslim etti. Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu. Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı. Bundan sonra halka taşlamalarını emretti. Herkes taşladı. Halid İbnu Velid elinde bir taş ilerledi, başına attı. Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti. Resulullah Halid’in kadına küfrettiğini işitince: ‘Ey Halid ağır ol!’ dedi ve ilave etti: ‘Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal’e kasem olsun, bu kadın öyle bir tövbe yaptı ki, şayet alışverişte sahtekârlık yapanlar aynı tövbe ile tövbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi.’ Sonra Resulullah (tekfin) emretti. Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi.”[1]

 

Bu rivayet de neresinden tutarsanız elinizde kalacak türden rivayetlerden biridir. Allah kullarına tövbe nasip etmişken şayet bu kişi zina yapmış bile olsa -üstelik zina yaptığı söylenen kişi salih birisi olarak biliniyorken- neden ısrarla kendini öldürtmek istediğini anlamak mümkün değildir. Peygamberimizin geri çevirerek dikkate almaması da ayrı bir garipliktir.

 

Sonunda da “siz kaşındınız” dercesine tutup taşlanarak öldürülmelerini emrettiğinin söylemesi de açık bir iftiradır. Rivayeti aktaran kişinin tüm bu süreçleri anlık olaylar gibi gözlemleyerek anlatması da ayrı bir tutarsızlıktır. Kadının çocuğu doğurması ve sütten kesmesi en az iki yıl sürer. Çocuğunu yalnızlığa terk ederek ısrarla kendini öldürtmek istemesi kabul edilebilir değildir. Peygamberimizin emzirmeyi yeni kesmiş bir annenin evladından ayrılmasına ve taşlanarak öldürülmesine rıza göstermeyeceği açıktır.

 

Öte taraftan Müslüman olmadan önce girilen savaşlarda birçok Müslüman’ı öldüren ya da öldürülmelerine sebep olan ve sonradan tövbe ederek Müslüman olan Halid İbnu Velid’in sırf zina suçunu işlediği için bir kadına bu şekilde kin ve öfke ile muamele etmesinin kabul edilmesi de mümkün değildir. Bu kadından çok daha büyük günahlara girmiş ve tövbe ederek Allah’ın rahmetine sığınmış birisinin bu şekilde bir günaha giren kişiyi herkesten çok anlaması gerekir.

 

Alenen yapılan zinanın cezası ayetler ile belirlenmiştir ve recm uygulaması Kuran’da yani İslam’da yoktur.Bunun aksinin iddia edilmesi ve bu türden hikâyeler uydurularak peygamberimize iftira edilmesi kabul edilemez.

 

[1]        Müslim, Hudud 22, (1695); Ebu Davud, Hudud 24, 25, (4434, 4441).

 

Kaynak: Allah’a Öğretilen Din – Emre Dorman

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir