Peygamberler ve Aynı Din: Tüm Peygamberler İslam’ı Tebliğ Ettiler

Kuran’a göre tüm peygamberler insanları Allah’a teslim olmaya davet etmişler, Hristiyanlık, Yahudilik gibi farklı farklı dinler yaymaya çalışmamışlardır. Fakat zulmedenler, sonradan, dinlerini yozlaştırmış ve kendilerine başka başka isimler takmış, Allah’ın fırkalara ayrılmayın öğütlerine rağmen parçalanmışlardır. Kuran’a göre, Müslümanlardan olduğu gibi Yahudi ve Hristiyan topluluğundan da Allah’a gerçekten teslim olmuş insanlar da vardır ve bu insanlar cennete gidebilecektir.
Sizin için, dinden, Nuh’a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: “Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!” Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisine seçer ve kendisine yönelenleri doğru yola iletir.
Şura Suresi, 13
Kuran, bize, birçok ayette, birçok peygamberden söz eder ve asla Musa Yahudilerin peygamberidir, İsa Hristiyanların peygamberidir, Muhammed ise Müslümanların peygamberidir demez. Her peygamberin aynı şeyi (İslam’ı) tebliğ ettiğini söyler. Peygamberleri yarıştırmamamız gerektiğini hatırlatır.
Resul, Rabbinden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah’ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: “Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabbimiz. Dönüş yalnız sanadır.”
Bakara Suresi, 285
Dinleri ve mezhepleri, aynı lambadan çıkan farklı ışık huzmeleri olarak betimlemek de yanlış olur, çünkü Allah tektir, O’ndan gelecek olan da tektir. Fırkalara ayrılmayın diyen Allah’ın her topluluğa başka başka şeyler söyleyip bizi fırkalara ayırması ve kendiyle çelişmesi düşünülemez. Her peygamberin kendi dinini yaymaya çalışması, Allah’ın farklı farklı dinler yollaması zaten mantığımızla da çelişmektedir.
Allah’ın tek din olarak sadece İslam’ı/Allah’a teslim olunmasını emretmesinin göstergelerinden biri de Kuran’ın gelmiş geçmiş birçok peygamberi örnek göstermesidir. Allah’ın yolladığı başka başka dinler varsa Kuran ne diye bize onlarca peygamberi örnek göstersin? Ne diye onların sözlerinden, çabalarından bahsetsin? Sadece Muhammed peygamberden bahsedebilirdi. Oysa Kuran’a bakınca her peygamberin neredeyse aynı cümleleri toplumlarına tekrarladıklarını görüyoruz:
Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: “Siz hiç sakınmıyor musunuz?”
“Ben sizin için gelmiş, güvenilir bir resulüm.”
“Artık Allah’tan sakının da bana itaat edin.”
“Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ödülüm sadece alemlerin Rabbine aittir.
Şuara Suresi, 106-109
Sadece Şuara Suresi boyunca bile, Nuh’un söylediği bu cümlelerin aynıları, Hud, Salih, Lut ve Şuayb peygamberler tarafından da kendi toplumlarına tekrarlanıyor. ( Bkz: Şuara Suresi, 124-127, 142-145, 161-164, 177-180. ayetler) Anlıyoruz ki başka başka peygamberler, başka yerlerde, başka zamanlarda, başka toplumlara “aynı şeyi” tebliğ etmişler. Onları tek bir Allah’a ve O’ndan sakınmaya çağırmışlar. Zaten her gelen peygamber önceki peygamberleri ve kitapları tasdik etmiştir. Eğer herkes başka bir dinle gelseydi herkes kendi dinini yaymaya çalışır, kimse kendinden öncekini tasdiklemezdi.
Meryem oğlu İsa’nın da şöyle dediğini hatırla: “Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim. Benden önce Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim.” Fakat İsa’nın müjdelediği elçi onlara apaçık deliller getirdiğinde: “Bu, katıksız bir büyüdür!” dediler.
Saff Suresi, 6
Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekini doğrulayıcı olarak gelen gerçektir. Allah, kullarından mutlaka haberdardır; her şeyi görendir.
Fatır Suresi, 31
Binlerce yıl önce, birçok peygamberden evvel gelmiş İbrahim peygamberin Müslümanlardan olduğunu yine Kuran’dan öğreniyoruz. Demek ki binlerce yıldır Yaratıcımız bizden aynı şeyi istiyor: Kendisine teslim olmamızı, O’na ortak koşmamamızı ve O’ndan sakınmamızı.
İbrahim, ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece kendini Allah’a teslim ederek her türlü batıldan yüz çevirmiş bir Müslümandı/Allah’a teslim olandı. Müşriklerden de değildi.
Ali İmran Suresi, 67
Allah, peygamberleri kitaplarla birlikte aynı din için art arda göndermiş, fakat insanlar Allah’ın indirdiği kitabı zamanla tahrif etmişler, çarpıtmışlardır (Bkz: Bakara Suresi 75, Maide Suresi 13, A’raf Suresi, 162). Kuran ise korunmuştur ve korunacaktır (Bkz: Hicr Suresi 9, En’am Suresi 115). Allah Kuran’ın bozulmasına izin vermeyecektir. Kuran, son kitap olduğu için, diğerlerinin tahrifine izin verilirken, Kuran’ın korunması ve değişmeyecek olması da gayet mantıklıdır. Kuran’ın, hayatın en temel meselelerine en mükemmel çözümleri getirmesi, en güzel ahlak anlayışını oluşturması, içinde hiçbir çelişki bulunamaması ve yeni yeni öğrendiğimiz evrenin genişlemesi gibi birçok bilimsel mucizeyi yüzyıllar önce söylemiş olması korunduğunun delillerindendir.
Allah katında din İslam’dır/Allah’a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştü. Kim Allah’ın ayetlerine nankörlük ederse, Allah, hesabı çabucak görecektir.
Ali İmran Suresi, 19
Kim İslam’dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.
Ali İmran Suresi, 85
Kuran’da, kendilerine Hristiyan ve Yahudi diyenler, kendilerine taktıkları adla Hristiyanlar, Yahudiler diye anılırlar. Yukarıdaki ayetler, kendilerine kitap ve ilim verilenlerin azgınlık ve kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüğünü ve tek gerçek dinin İslam olduğunu söylüyor. Evet, Allah katında din İslam’dır. İslam ise Allah’a teslim olabilmekten geçer. Peki Allah’ a nasıl teslim olunur? Orduya teslim olunca askerler nasıl ki tüm yasaklara uymak ve her emri yerine getirmek zorundadır, Allah’a teslim olunca da aynı şey geçerlidir. Allah’ın emir ve yasaklarını ise onun bunun hadis kitaplarından değil sadece Allah’ın kitabından öğrenebiliriz. Bunun için elimize bir adet Kuran meali alıp okumamız gerekecek.
Unutmamamız gereken önemli nokta ise Allah’a teslim olmuş diyebileceğimiz Hristiyan ve Yahudiler de vardır. Genelde “Allah katında din İslam’dır” denince, akla sadece Kuran’dan uzak yaşayan fakir, ezik, cahil, zalim Ortadoğu ülkeleri geliyor ve “Bunlar mı yani şimdi en doğru yolda olanlar, bu mudur en iyi din!” deniyor. Oysaki Allah’a teslim olmak demek bir Ortadoğu ülkesinde doğup kelime-i şehadet getirmekten ibaret değildir. Onlar Kuran’a dayalı İslam’ı yaşamadıkları hatta aksine kendi uydurdukları dini yaşadıkları için bu haldeler. Elhamdülillah Müslümanım diyoruz, fakat daha bunun ne anlama geldiğini bilmiyoruz. İslam bize neler söylüyor bilmiyoruz. Peki o halde bir Yahudi ya da bir Hristiyan’ın bizden daha Müslüman çıkmasına neden şaşırıyoruz?
Elbette yobazlar sadece bizde değil. Nasıl ki Müslümanlar sadece Müslümanım demenin yeterli olduğunu düşünüyorlar ve Müslüman olmayanları yanlış yolda görüyorlarsa; Yahudi ve Hristiyanların yobazları da Müslümanlar gibi düşünmüş olacaklar ki, onlar da bizim Yahudi ve Hristiyan olmamızı istemişler ve Allah gereken cevabı vermiş:
“Yahudi yahut Hıristiyan olun ki doğruya kılavuzlanasınız.” dediler. De ki: “Hayır, öyle değil. Şirk ve yozlaşmadan uzak bir biçimde, İbrahim’in milletinden olalım. O, şirke bulaşanlardan değildi.”
Bakara Suresi, 135
De ki: “Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına indirilmiş olana, Musa’ya, İsa’ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden ayırmayız. Biz O’na teslim olanlarız.”
Ali İmran Suresi, 84
Eğer Allah her topluma başka başka dinler gönderseydi elbette peygamberler arasında ayrım yapmayın demezdi. Çünkü peygamberler illaki, Musa Yahudilerin peygamberi, İsa Hristiyanların peygamberi, Muhammed Müslümanların peygamberleri diye ayrılacaktı.
Konuyla ilgili bir başka örneği ise Firavun ile verelim:
Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu, azgınlık ve düşmanlıkla onları izlemekteydi. Nihayet, boğulma ümüğüne çökünce şöyle dedi: “İman ettim. İsrailoğullarının inanmış olduğu dışında ilah yok. Ben de Müslümanlardanım/O’na teslim olanlardanım.”
Yunus Suresi, 90
Görüldüğü gibi, Musa döneminde yaşamış olan Firavun, son anında -böyle bir teslimiyet fayda vermese de- Müslümanlardanım diyor. Eğer Musa peygamber Yahudilik diye bir din yaymaya çalışıyor olsaydı, Firavun’un, ben de Yahudilerdenim demesi gerekmez miydi? Anlıyoruz ki peygamberler Allah’tan gelen tek dini yaymaya çalışıp durmuşlar.
Tüm peygamberlerin ve onlara uyanların vakti zamanında Müslümanlar olarak anıldığının delili olan en önemli ayetlerden biri:
Allah uğrunda O’na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim’in milletini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap’ta da “Müslümanlar/Allah’a teslim olanlar” diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun, siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın. O’dur sizin Mevlâ’nız. Ne güzel Mevlâ’dır O, ne güzel yardımcıdır O!
Hac Suresi, 78
Tüm bu ayetler ve buraya eklemediğim nice ayetlerden şunu anlıyoruz ki; gerçek iman, Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray takımlarından birini seçmek gibi Müslümanlık, Hristiyanlık veya Yahudilikten birini seçmekle olmuyor. Musa İsa’yı döver, hayır İsa Musa’yı döver, hayır Muhammed ikisini de döver demekle de olmuyor. Bu peygamberlerin tümünü de aynı Allah yollamadı mı? O halde bilelim ki, tüm peygamberler sadece Allah için geldi, bizi uyarmak, müjdelemek ve O’nun emir ve yasaklarını bize bildirmek için geldi. Neyle anılırsa anılsın tek bir Allah’a inanan her topluluğa düşen, şirkten uzak durmak ve Allah için, O’nun istediği gibi yaşayabilmektir.
Şöyle deyin: “Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, onun torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O’na/Allah’a teslim olanlarız.
Bakara Suresi, 136
Tüm peygamberler Müslümanların peygamberidir ve Allah baştan beridir bizi Allah’a teslim olanlar yani Müslümanlar diye adlandırmıştır. Yahudi veya Hristiyan topluluğu içerisinde olup da doğru düzgün inanan, şirk koşmayan, Allah’a teslim olmuş, hatta bizden daha Müslüman müminler çıkabileceği asla göz ardı edilmemelidir. Tüm peygamberler kimseden bir ücret beklemeden Allah’a teslimiyet dinini yaydılar, aynı gerçeğe çağıran kitaplar da bizlere aynı kaynaktan geldi. O halde bizler de kendimize Müslümanım/Allah’a teslim olanlardanım demeli ve bunun yanına yöresine başka isimler takmaya gerek duymadan Allah’a ve Kuran’a yönelmeliyiz.