Peygamberimiz Zalimce İşkenceler Yapmış ve Deve İdrarı İçilmesini Tavsiye Etmiş Olabilir Mi?
Bir hadis rivayetinde peygamberimiz işkenceci ve zalim olarak gösterilir:
“Ukl ve Ureyne kabilelerinden bir grup insan, Resulullah’ın yanına gelip: “Ey Allah’ın Resulü! Biz hayvancılıkla uğraşıp sütle beslenen (çöl) insanlarıyız, (çift-çubukla uğraşan) köylüler değiliz” dediler. Bu sözleriyle, Medine’nin havasının kendilerine iyi gelmediğini ifade ettiler. Resulullah, onlara (hazineye ait) develerin ve çobanın (bulunduğu yeri) tavsiye etti. Kendilerine oraya gitmelerini, develerin sütlerinden ve bevillerinden (idrarlarından) içmelerini söyledi. Gittiler, Harra bölgesine varınca, İslam’dan irtidad ettiler. Hz. Peygamber’in çobanını da öldürüp develeri sürdüler. Haber, Hz. Peygamber’e ulaştı. Resulullah, derhal arkadaşlarından takipçi çıkardı (yakalanıp getirildiler). Gözlerinin oyulmasını, ellerinin kesilmesini ve Harra’nın bir kenarına atılmalarını ve o şekilde ölüme terkedilmelerini emretti.”[1]
Bir diğer rivayet de şu şekilde gelmiştir:
“Resulullah develerini çalanların (el ve ayaklarını) kestiği, gözlerini de ateşle oyduğu zaman…”[2]
Şayet adamların çobanı öldürmelerinden dolayı bir ceza uygulanacaksa ölümüne neden olan kişi ya da kişilere kısas cezası uygulanır. Bu şekilde iddia edildiği gibi bir uygulamanın peygamberimize yakıştırılması son derece edep dışıdır. Görünen o ki bu tip rivayetleri kendi zalimliklerini meşrulaştırmak için uydurmuşlardır. Muhtemelen yapılan zulümlere tepki gösterenlere “Bakın peygamberimizin uygulaması var” demişlerdir.
Benzer bir rivayet de şu şekilde gelmiştir:
Ureyne kabilesinden bir grup insan Medine’ye gelmişti. Burası sıhhatlerine iyi gelmedi, hastalandılar. Resulullah da onları sadaka develerinin bulunduğu yere gönderdi ve: “Sütlerinden ve bevillerinden (idrarlarından) için!” diye emir buyurdu. Onlar da içtiler ve iyileştiler.”[3]
[1] Buhari, Muharibin 16, 17, 18, Diyat 22, Vudu 66, Zekat 68, Cihad 152, Megazi 36, Tefsir, Maide 6, Tıbb 5, 6, 29; Müslim, Kasame 9, (1671); Tirmizi, Taharet 55, (72), Et’ime 38, (1846); Ebu Davud, Hudud 3, (4364-4371); Nesai, Tahrimu’d-Dem 7, (7, 93-98); İbn Mace, Hudud 20, (2578).
[2] Ebu Davud, Hudud 3, (4370); Nesai, Tahrimu’d-Dem 7, (7,100).
[3] Tirmizi, Tıbb 6, (2043).