Peygamberimiz Kendisi İle Alay Eden Kişileri Öldürtmüş Olabilir Mi?
Hadis rivayetlerinde peygamberimizin, kendisi ile alay eden ve Mekke’deki müşrikleri de peygamberimize karşı kışkırtan birini Allah’ın apaçık ayetlerine rağmen dayanamayarak suikastçı göndermek suretiyle öldürttüğü iddia edilmiştir:
“Ka’b İbnu’l-Eşref, Resulullah’ın aleyhine hicviyeler düzüyor ve bunlarla Kureyş kâfirlerini, ona karşı tahrik ediyordu. Resulullah Medine’ye hicretle geldiği zaman, şehrin ahalisi kozmopolitti: Bir kısmı Müslüman, bir kısmı putlara tapan müşrik, bir kısmı da Yahudi idi. Yahudiler, Resulullah ve ashabına rahatsızlık veriyorlardı. Cenab-ı Hakk, Resulüne sabır ve af emrediyordu. Allah şu ayeti onlar hakkında inzal buyurmuş idi: “Hiç şüphesiz, sizden önce kitap verilenlerden ve Allah’a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinizde sebat edilecek işlerdendir.” (Ali İmran Suresi 186). Ka’b İbnu’l-Eşref, Hz. Peygamber’e eza vermekten bir türlü vazgeçmiyordu. Sonunda Resulullah Sa’d İbnu Mu’az’a, onu öldürecek birini yollamasını emretti. Onu Muhammed İbnu Mesleme öldürdü. Ka’b öldürülünce, Yahudiler ve müşrikler çok korktular. Resulullah’a gelerek: ‘Arkadaşımızı geceleyin kapısını çalarak öldürdüler’ dediler. Resulullah onlara Ka’b İbnu’l-Eşref’in geçmişte söylediklerini hatırlattı. Sonra da hepsini kendisiyle onlar arasında yapılacak ve (şerirlerin uyarak sıkıntıları) sona erdirecek bir antlaşma imzalamaya çağırdı. Resulullah onlarla kendisi ve bütün Müslümanlar arasında muteber olacak yazılı bir antlaşma yaptı.”[1]
Aynı konu ile ilgili benzer bir rivayet de şu şekildedir:
“Resulullah (bir gün): ‘Ka’b İbnu’l-Eşref’in hakkından kim gelecek? Zira bu Allah ve Resulü’ne eza veriyor!’ buyurdular. Muhammed İbnu Mesleme atılarak: ‘Onu öldürmemi ister misiniz?’ dedi. Aleyhissalatu vesselam: ‘Evet!’ dedi. …Sonra onu yakaladılar ve orada öldürdüler.”[2]
Başka bir rivayette ise yine peygamberimiz ile alay eden ve aleyhinde çalışmalar yapan Ebu Rafi olarak bilinen bir Yahudi’nin, peygamberimiz tarafından görevlendirilen Abdullah İbnu Atik tarafından bir gece evinde öldürüldüğü iddia edilmiştir. Hatta söz konusu rivayet, Ebu Rafi’yi öldürdükten sonra kaçarken düşüp ayağını kıran Abdullah İbnu Atik’in kırılan ayağının peygamberimiz tarafından sıvazlanması ile hiçbir şey olmamış gibi eski haline geldiği şeklinde kerametler ile süslenerek aktarılmıştır.[3]
Hadis rivayetlerinden de açıkça görüldüğü gibi peygamberimizin öldürttüğü iddia edilen kişilerin öldürülme sebebi bir cana karşılık değil peygamberimiz ile alay edilmesi olarak gösterilmiştir. Üstelik ilk rivayet içinde bu sebeple Ali İmran suresinin 186. ayetinin indirildiği ve Allah tarafından peygamberimize sabırlı olmasının emredildiği söylenmesine rağmen peygamberimizin böyle bir eylemi gerçekleştirdiği iddia edilmiştir. Şüphesiz peygamberimizin Allah’ın apaçık ayetlerini hiçe sayarak böyle bir eylemin emrini verdiğini kabul etmek mümkün değildir.
Daha önce de dikkat çekildiği gibi Kur’an’da dinden dönenlere atıf (Bakara Suresi 217, Maide Suresi 54) vardır ama hiçbir yerde dinden döndükleri için onların öldürülmeleri ile ilgili bir ayet yoktur. Yine ayetlerde incitici sözler söyleyen ve alay edenlere sabretmek vardır (Ali İmran Suresi 186), başka bir ayette Allah’ın ayetleri ile alay edenlerin yanından uzaklaşma vardır (En’am Suresi 68) ama alay edenleri öldürme diye bir hüküm yoktur. Dolayısıyla bu rivayetlerin iftira oldukları ve Kur’an ayetleri ile çeliştikleri açıktır. Aynı zamanda peygamberimiz tarafından yaptırıldığı iddia edilen bu türden suikast rivayetleri ile peygamberimizin meseleleri kişiselleştiren, tahammülsüz, savaş dışı ve bir cana karşılık olmaksızın insanları öldürten biri olarak sunularak itibarsızlaştırıldığı da açıktır.
[1] Ebu Davud, Haraç 22, (3000).
[2] Buhari, Megazi 15, Rehn 3, Cihad 158, 159; Müslim, Cihad 119, (1801); Ebu Davud, Cihad 169, (2768).
[3] Buhari, Megazi 16, Cihad 155.