Ölen Kişinin Affedilmesi İçin Cenazesinde Kaç Kişinin Ondan Razı Olması Gerekir?
Hadis rivayetlerinde ölen kişinin Allah tarafından affedilmesi ve cenazesine katılarak kendisi hakkında şefaatçi olması ile ilgili farklı sayılar zikredilmiştir. Konu ile ilgili bir rivayet şu şekildedir:
“Resulullah buyurdular ki: Üzerine Müslümanlardan, kendisine şefaat talep eden yüz kişinin namaz kıldığı her ölüye mutlaka şefaat edilir.”[1]
Bir diğer rivayette sayı kırka inmiştir:
“Resulullah’tan işittim, diyordu ki: Bir Müslüman ölür, cenaze namazına Allah’a şirk koşmayan kırk kişi katılırsa Allah bunların onun hakkındaki şefaatini mutlaka kabul eder.”[2]
Bir diğer rivayette ise bu kez sayı verilmeden üç saf şartı konulmuştur:
“Resulullah buyurdular ki: Bir Müslüman ölür ve üzerine, Müslümanlardan üç saf namaz kılarsa (Allah şefaati) mutlaka vacip kılar.”[3]
Görüldüğü gibi katılım sayısında fark vardır. Öte taraftan üç saf oluşturulması da sayısal olarak mekâna göre değişkenlik gösterebilecek bir şeydir. Birkaç kişiden oluşan bir grup, üç saf halinde düzenlenebilir. Bununla birlikte ölen kişiyi hesap günü kurtaracak şeyin başkalarının onun hakkındaki görüşleri değil yaşarken yapmış olduğu amelleri olacağı da bir gerçektir.
Bir başka rivayette ise tabutta götürülen kişinin oradakiler tarafından iyi ya da kötü anılmasıyla hakkındaki cennet ve cehennem hükmünün kesinleştiği iddia edilmiştir:
“…Bir cenaze geçti. Ashaptan bazıları o cenazeyi hayırla andı. Bunun üzerine Nebi: ‘Kesinleşti’ buyurdu. Sonra bir cenaze daha geçti. Orada bulunanlar onu da kötülükle andılar. Resul-i Ekrem yine: ‘Kesinleşti’ buyurdu. Bunun üzerine Ömer İbnu’l Hattâb: ‘Ne kesinleşti Ya Resulallah?’ diye sordu. Peygamber de şöyle buyurdu: ‘Şu önce geçen cenazeyi hayırla andınız; bu sebeple onun cennete girmesi kesinleşti. Bu berikini kötülükle andınız; onun da cehenneme girmesi kesinleşti. Çünkü siz (müminler), yeryüzünde Allah’ın şahitlerisiniz.”[4]
Görüldüğü gibi bu rivayette herhangi bir sayı verilmemekte ve ashaptan bazılarının iyi ya da kötü olarak anmasının o kişinin cennete ya da cehenneme gitmesini kesinleştirdiği söylenmektedir. Öte taraftan Hz. Ömer tarafından aktarılan başka bir rivayette peygamberimizin ölen kişi hakkındaki hükmün kesinleşmesi için dört, üç ve iki olarak sayılar verdiği iddia edilmiştir. Hz. Ömer’in peygamberimizden aktardığı söz konusu rivayette iki kişinin hayırla anmasının ölen kişinin cennetlik olması için yeterli olduğu söylenmiştir:
“…Ne kesinleşti, ey müminlerin emiri? dedim. Ömer şöyle cevap verdi: ‘Ben, Resulullah’ın buyurduğu gibi söyledim. O: ‘Herhangi bir Müslüman hakkında dört kimse hayırla şahitlik ederse Allah onu cennetine koyar.’ buyurmuştu. Biz kendisine: ‘Peki üç kişi şehadet ederse?’ dedik. ‘Üç kişi şehadet ederse de aynıdır’ buyurdu. Biz; ‘Ya iki kişi şahitlik ederse?’ dedik. ‘İki kişi de şahitlik etse yine aynıdır’ buyurdu. Artık bir kişinin şahitliğini de sormadık.”[5]
Güvenilir kabul edilen hadis kitaplarının içi, birbiri ile çelişkili ve birçok konuda ne yapılması gerektiği hususunda kafa karışıklığına sebep olan rivayetler ile doludurlar. Kur’an’da temeli olmayan bu türden iddiaların ortaya atılması ve söz konusu iddiaların kendi kendilerini yalanlamaları, Kur’an dışında hiçbir kaynağın dini anlamda güvenilir olamayacağının yeterli delilidir. Kur’an’ın en büyük iddialarından biri kendi içinde çelişme ve tutarsızlık barındırmamasıdır:
“Hamt o Allah’a ki, kuluna Kitabı, kendisinde hiçbir eğiklik ve çelişme yapmaksızın indirdi. Onu dosdoğru (bir Kitap) olarak indirdi ki katından gelecek şiddetli azaba karşı (insanları) uyarsın ve iyi işler yapan müminlere de kendileri için güzel mükâfat bulunduğunu müjdelesin.”
(Kehf Suresi 1-2).
Hadis rivayetleri için bu durum söz konusu değildir.
[1] Müslim, Cenaiz 58, (947); Tirmizi, Cenaiz 40, (1029); Nesai, Cenaiz 78, (4, 75).
[2] Müslim, Cenaiz 59, (948); Ebu Davud, Cenaiz 46, (3170).
[3] Ebu Davud, Cenaiz 43, (3166); Tirmizi, Cenaiz 40, (1028).
[4] Buhari, Cenaiz 86, Şehadet 6; Müslim, Cenaiz 60; Ebu Davud, Cenaiz 76; Tirmizi, Cenaiz 63; Nesai, Cenaiz 50; İbn Mace, Cenaiz 20, Zühd 25.
[5] Buhari, Cenaiz 86; Şehadet 6; Nesai, Cenaiz 50.