Mitoloji İçerikli Bazı Rivayetler

Mitoloji İçerikli Bazı Rivayetler

Bazı hadis rivayetlerinde mitolojik unsurlar barındıran saçma iddialarda bulunulduğunu görmek mümkündür. Kur’an ile mantık ile ve bilimsel gerçeklerle uyuşması mümkün olmayan türden birçok temelsiz iddia ortaya atılmıştır.

 

Örneğin bir rivayette Güneş’in şeytanın iki boynuzu arasından doğduğu söylenmiş,[1]

Güneş ve Ay’ın kıyamet günü dürülüp, sarılarak ateşe atılmış iki öküz olduğu iddia edilmiştir.[2]

 

Oysa hem Güneş hem de Ay, Allah’ın evren ayetlerinden ve yaşamın ortaya çıkıp devamının sağlanmasında etken kılınan delillerindendir. Allah’ın emri ile vazifelerini yapan Güneş ve Ay’ın dürülerek cehenneme atılacak iki öküz olduğunu kabul etmek mümkün değildir.

 

Yine hadislerde Güneş’in arşın altına secde yapmaya gittiği, bu maksatla izin istediği ve kendisine izin verildiği iddia edilmiştir.[3]

 

Bir rivayette gök gürültüsünün sebebinin elinde ateşten kırbaç bulunan bir meleğin bulutları sevk etmek üzere onlara vurması olduğu iddia edilmiştir: “Yahudiler, gök gürültüsünün ne olduğunu Hz. Peygamber’den sordular: ‘Bulutlara müvekkel (vekil tayin edilmiş) olan melektir. Beraberinde ateşten kamçılar var. Bununla bulutları Allah’ın dilediği yere sevk eder’ diye cevap verdi. Onlar tekrar sordular: ‘Ya şu işitilen ses, o nedir?’ ‘Bu, bulutların istenen yere gitmeleri için onlara yapılan bir sevktir’ dedi. Yahudiler: ‘Doğru söyledin’ dediler…”[4]

 

Yine kimi rivayetlerde şiddetli sıcağın sebebinin cehennemin kaynaması olduğu, cehennemin “Ey Rabbim bir kısmım bir kısmımı yedi izin ver” diye Allah’a şikâyet arz ettiği, Allah tarafından cehennemin iki defa nefes almasına izin verildiği, nefesin birinin kışın, diğerinin yazın olduğunu, bu yüzden de hissetmekte olduğumuz sıcağın ve soğuğun en şiddetlisinin sebebinin cehennemin iki defa nefes alması olduğu gibi asılsız iddialarda bulunulmuştur.[5]

 

Bazı mesafeler ile ilgili de temelsiz ve hesapsız iddialarda bulunmaktan geri kalınmamıştır:

 

Örneğin kimi rivayetlerde sema ile arz arasındaki mesafenin beş yüz yıllık yürüme mesafesi olduğu,[6]

cennette yüz derece olduğu ve her iki derece arasında yüz yıllık yürüme mesafesi bulunduğu,[7]

kâfirin cehennemdeki bir azı dişinin Uhud Dağı kadar olduğu ve derisinin kalınlığının da üç gecelik yol mesafesi olduğu söylenir.[8]

Yine cennetteki bir ağaçtan bahsedilir ve idmanlı bir ata binmiş olan kimsenin onun bir ucundan diğerine yüz senede varamayacağı iddia edilir.[9]

 

Bir rivayet de şu şekildedir:

 

“…Hz. Peygamber: ‘Biliyor musunuz, sema ile arz arasındaki uzaklık ne kadardır?’ diye sordu. ‘Hayır, vallahi bilmiyoruz!’ diye cevapladılar. ‘Öyleyse bilin, ikisi arasındaki uzaklık ya yetmiş bir, ya yetmiş iki veya yetmiş üç senedir. Onun üstündeki sema (nın uzaklığı da) böyledir.’ Resulullah yedi semayı sayarak her biri arasında bu şekilde uzaklık bulunduğunu söyledi. Sonra ilave etti: ‘Yedinci semanın ötesinde bir deniz var. Bunun üst sathı ile dibi arasında iki sema arasındaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabani keçi var. Bunların tırnakları ile dizleri arasında iki sema arasındaki mesafe gibi uzaklık var, sonra bunların sırtlarının gerisinde Arş var, Arş’ın da alt kısmı ile üst kısmı arasında iki sema arasındaki uzaklık kadar mesafe var, Allah, bütün bunların fevkindedir.”[10]

 

Başka bir rivayette de yine anlamsız ve temelsiz abartılı ifadeler kullanılmıştır:

 

“Resulullah: Allah’ın meleklerinden olan Arş’ın taşıyıcılarından bir melek hakkında rivayette bulunmam için bana izin verildi’ dedi ve ilave etti: Onun kulak yumuşağı ile ensesi arasındaki uzaklık yedi yüz senelik mesafedir.”[11]

 

[1]        Müslim, Mesacid, 173, (612); Ebu Davud, Salat 2, (396); Nesai, Mevakit 15, (1, 260).

[2]        Buhari, Bed’ül-Halk 4; Buhari, Tecrid-i Sarih 9. Cilt, Hadis No: 1322.

[3]        Buhari, Tefsir, Ya-sin 1, Bed’ü’l-Halk 4, Tevhid 22, 23; Müslim, İman 250, (159); Tirmizi, Tefsir, Ya-sin, (4225).

[4]        Tirmizi, Tefsir Ra’d, (3116).

[5]        Buhari, Bed’ül-Halk 10; Müslim, Mesacid 185, (617); Tirmizi, Sıfatu Cehennem 9, (2595); İbn Mace, Zühd 38, (4319).

[6]        Tirmizi, Sıfatu’l-Cenne 8, (2543).

[7]        Tirmizi, Cennet 4, (2531).

[8]        Müslim, Cennet 44, (2851); Tirmizi, Cehennem 3, (2580, 2581, 2582).

[9]        Buhari, Rikak 51; Müslim, Cennet 8.

[10]       Tirmizi, Tefsir, Hakka, (3317); Ebu Davud, Sünnet 19, (4723); İbn Mace, Mukaddime 13, (193).

[11]       Ebu Davud, Sünnet 19, (4727).

 

Kaynak: Allah’a Öğretilen Din – Emre Dorman

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir