İndirilen Din ve Uydurulan Din
Bir ‘indirilen din’; yani peygamberimizin de bizzat uyduğu ve uygulamasıyla insanlara örnek olduğu ilahi kelâm olan Kur’an-ı Kerim, bir de ‘uydurulan din’; yani Kur’an dışında özellikle peygamberimize fatura edilmek suretiyle kutsallaştırılarak dine yapılan ilave ve eksiltmelerle şekillenmiş bir din vardır. Geleneksel ya da yaygın din anlayışı da denilebilir bu uydurulan dine. Kur’an’da hiç yer almamasına rağmen zaman içinde peygamberimiz üzerinden kutsallaştırılmış pek çok şey vardır. Üstelik bunların önemli bir kısmı sahih/güvenilir kabul edilen hadis kitaplarında yer almaktadır.
Dini konularda peygamberimize uymak istiyorsak bir konu ile ilgili hüküm çıkartırken doğrudan Kur’an’a uymamız gerekir. Çünkü peygamberimiz Kur’an’ı tebliğ etmek ve Kur’an’a göre yaşamakla emrolunmuştur. Dini konuda hüküm, sadece Allah’ın indirdiği ayetler ile verilir:
“Hüküm yalnız Allah’ındır.”
(Yusuf Suresi 40).
“O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.”
(Kehf Suresi 26).
Hüküm yalnız Allah’ın olduğu için Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalim olurlar:
“Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.”
(Maide Suresi 45).
Esasen bu yeni bir şey değildir. Biraz araştırma yaparak ve Kur’an’daki ilgili ayetlere bakarak Yahudi ve Hıristiyanların da aynı hataya düştükleri kolayca görülebilir. Onlar da Allah’ın hükmünü terk edip keyiflerine uymuşlardır. Maide suresinde arka arkaya sıralanan ayetlerde Allah açık bir şekilde kendilerine kitap verilenlerin sadece vahiy ile hükmetmelerini söyler bize:
-
“Biz indirdik Tevrat’ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah’a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb’e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah’ın Kitabı’ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi… Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir.”
-
“…Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.”
-
“…İncil bağlıları Allah’ın onda indirdiğiyle hükmetsinler. Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapıkların ta kendileridir.”
-
“Sana da Kitap’ı hak olarak indirdik. Kitap’tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak… O halde onlar arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmet, Hak’tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma…”
-
“Sen de aralarında, Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Dikkat et de Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler…”
-
“Yoksa cahiliye devrinin hükmünü mü arıyorlar? Gerçeği görebilen bir toplum için, Allah’tan daha güzel hüküm veren kim vardır?”
(Maide Suresi 44-50).
İşin acı tarafı, bu ayetleri okuyup delil olarak sunduğunuzda, geleneğin gözünü kör ettiği kişiler, geleneklerini savunmak uğruna söz konusu ayetlerin vahyin indiği dönemdeki müşriklerle alakalı olduğunu söyleyerek içinde bulundukları gafleti görmezden gelmeye çalışırlar. Oysa Kur’an ayetleri evrensel ve her döneme hitap eden birer ibrettirler. Herkes kendi durumu için ayetlerden uyarı alır. O gün de aynıydı, bugün de aynıdır:
“Ne zaman onlara: ‘Allah’ın indirdiklerine uyun’ denilse onlar: ‘Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız’ derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?”
(Bakara Suresi 170).
Ayetlerin açık bir şekilde gösterdiği gibi Allah’ın elçisi olan peygamberlere düşen, insanlardan kendi kararlarına uymalarını istemek değildir. Peygamberler insanlardan Allah’ın Kitabı’na uymalarını isterler:
“Hiçbir insanın, Allah’ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra insanlara: ‘Allah’ı bırakıp bana kul olun!’ demesi mümkün değildir. Bilakis şöyle der: Okuyup araştırdığınız şeylere, öğrettiğiniz şu Kitap’a dayanarak benliklerini Allah’a adamış kullar olun.”
(Ali İmran Suresi 79).
Vahiy ayrıntılı bir şekilde inmiş, Allah da hükmünü net bir şekilde ortaya koymuştur:
“Allah size Kitab’ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah’ın dışında bir hüküm koyucu mu arayayım?..”
(En’am Suresi 114).
Allah tarafından görevlendirilen peygamberler, insanların ayrılığa düştükleri konularda kendilerine verilen kitap ile hükmederler:
“İnsanlar tek bir topluluktu (sonradan yoldan çıkıp parçalandılar). Allah onlara müjde veren ve uyarıda bulunan peygamberler gönderdi. Beraberlerinde gerçekleri içeren kitap da indirdi ki, o peygamber, ayrılığa düştükleri konularda insanlar arasında o kitap ile hükmetsin…”
(Bakara Suresi 213).
Kur’an vahyinin indirilişi ile Allah’ın sözü de kimse tarafından değiştirilemeyecek, eksiksiz ve en güzel şekilde tamamlanmıştır:
“Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur…”
(En’am Suresi 115).
Rabbimiz din adına gerekli olan her şeyi, göndermiş olduğu vahiy ile bildirmiştir. Allah için kelime sınırı yoktur. İnsanların Kur’an’da açıklanmadığını düşündükleri şeyler şayet dini anlamda gerekli şeyler olsalardı, Rabbimiz onları da açıklardı. Ayette de dikkat çekildiği gibi Rabbimizin kelimeleri tükenmez:
“De ki: Rabbimin kelimeleri için deniz mürekkep olsa Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadarını daha getirsek de yetmez.” (Kehf Suresi 109).