Dinini Değiştirenin Öldürülmesi
Kur’an’da açık bir şekilde:
“Dinde baskı, zorlama yoktur…”
(Bakara Suresi 256)
denilir ve öte taraftan yine peygamberimize:
“Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.”
(Kaf Suresi 45)
şeklinde uyarılarda bulunulur. Kur’an’da, Allah’a inanmayan, dinini değiştiren, namaz ve oruç gibi ibadetleri yerine getirmeyen ya da yasak olmasına rağmen içki içmeye devam eden kişiler için hiçbir dünyevi ceza ve yaptırım uygulaması bulunmamaktadır. Buna rağmen güvenilir kabul edilen kaynaklarda yer alan hadis rivayetleri ile Allah’ın ayetleri hiçe sayılarak dinde olmayan yaptırımlar uydurulmuştur.
Hadis rivayetlerinde peygamberimizin:
“Dinini değiştireni öldürün”[1]
dediği ve yine başka bir rivayette dinini terk ederek cemaatten ayrılan bir Müslüman’ın kanının helal olacağı yani ölüm cezasını hak edecek üç suçtan birini işlediğini söylediği iddia edilmiştir.[2] Bir başka rivayet ise şu şekilde gelmiştir:
“Hz. Ali’nin bir topluluğu ateşte yakarak cezalandırdığı haberi İbn Abbas’a ulaşınca: “Ben olsaydım, onları yakmazdım; zira peygamber: “Allah’ın azabıyla azaplandırmayın” buyurmuştur. Peygamber “men bedelde dinehû fektulûhu” (Dinini değiştireni öldürün)” buyurduğu için, ben de mutlaka onları öldürürdüm.”[3]
Oysa Kur’an’a göre, dinini değiştiren bir kişinin öldürülmesi mümkün değildir. Kur’an’da dinden dönenler ile ilgili ifadelerin yer aldığı ayetler son derece açıktır. Bunların hiçbirinde dinden dönen kişinin öldürülmesi söylenmez:
“Ey inananlar! İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin: Allah, yakında, kendilerini sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı boynu bükük, kâfirlere karşı başı dik bir topluluk getirecektir. Bunlar Allah yolunda savaşırlar, hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın, dilediğine yönelttiği bir lütuftur. Allah, yaratılışı ve yarattıklarını genişletir, her şeyi bilir.”
(Maide Suresi 54).
Yine başka bir ayette şu şekilde bir ifade yer alır:
“…Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.”
(Bakara Suresi 217).
Yine Ali İmran suresindeki ayetlerde, kendilerine apaçık deliller gelip de iman ettikten sonra inkâr eden ve dinden dönenlerin cezalarının öldürülmek olmadığı, manevi anlamda Allah’ın, meleklerinin ve tüm insanların lanetine uğramaları olduğu ifade edilir ve hallerini düzeltenler için Allah’ın affediciliğine vurgu yapılır:
“Kim Allah’a teslimiyetten başka bir din ararsa bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır. İmanlarından, resulün hak olduğuna tanıklık ettikten ve kendilerine ayan-beyan deliller geldikten sonra küfre sapmış bir topluluğa Allah nasıl kılavuzluk eder? Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. İşte onların cezası: Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerinedir! O lanet içinde sürekli kalacaklardır. Ne azap hafifletilecektir onlardan ne de yüzlerine bakılacaktır onların. Ondan sonra tövbe edip hallerini düzeltenler müstesna. Hiç şüphesiz, Allah, çok affedici, çok merhametlidir.”
(Ali İmran Suresi 85-89).
Dinini değiştirdiği için öldürülen birinin sonradan halini düzeltmeye fırsatı olmayacağı açıktır. Allah’ın bunca apaçık ayetine rağmen bu türden hadis rivayetlerini uydurarak peygamberimize iftira edenlerin bu iddialarının hesabını veremeyecekleri de son derece açıktır.
“Hayır; çünkü o (Kur’an), bir öğüttür. Artık dileyen, onu düşünüp öğüt alsın.”
(Abese Suresi 11-12).
[1] Buhari, İstitabetü’l-Mürteddin 2.
[2] Buhari, Diyat 6; Müslim, Kasame 25, (1676); Ebu Davud, Hudud 1, (4352); Tirmizi, Diyat 10, (1402); Nesai, Tahrim 5, (7, 90, 91), Kasame 5, (8, 13).
[3] Buhari, Cihad 149; İstitabetü’l-Mürteddin 1; Ebu Davud, Hudud 1; Tirmizi, Hudud 25; Nesai, Tahrim 14; İbn Mace, Hudud 2.