Dinin Kaynağı Nedir?

Dinin Kaynağı Nedir?

DİNLER TARİHİ AKILLA TAKLİDİN MÜCADELESİDİR

 

Peygamberler gönderildikleri devirlerde hep mevcut gelenekleri sorgulamışlar, Allah’ın dinine aykırı olan geleneklere ve yerleşik inançlara karşı mücadele etmişlerdir. Kuran ayetleri incelendiğinde peygamberlerin insanları düşündürerek, akıllarını çalıştırtarak Allah’ın dinine aykırı olan geleneklere ve yerleşik inançlara karşı organize ettiklerini görürüz. Kuran Allah’ın yerdeki, gökteki ve bunların arasındaki delillerini incelemeye, bunların üzerinde akıl yürütmeye çağırır. Oysa Kuran’a karşı çıkanlar, atalarını üzerinde buldukları sisteme, yani geleneğe bağlı olduklarını ve bu geleneği devam ettireceklerini söylerler. Tarih boyunca peygamberlerin aklı çalıştırma çağrısının en büyük düşmanı karşı akli deliller değil, gelenek olmuştur. Yaygın olan sistemi, yani babaları ve ataları tarafından takip edilen sistemi taklit etmek, birçok insana aklını kullanmaktan daha cazip gelmiştir. Allah’ın gönderdiği elçiler tarih boyunca aklı işletmeyi, din karşıtı görüşler ise gelenekçiliği yani muhafazakârlığı savunmuşlardır. Ne garip bir çelişkidir ki günümüzde muhafazakârlık ve gelenekçilik “dindar” olma manasında kullanılmaktadır. Kuran’ın anlattığı dine göre vahiy ve akıl insanların hareketlerine yön vermelidir. Gelenekler, toplumca benimseniyor dahi olsa peşin kabuller, çoğunluk kabul etse bile vahyin ve aklın doğrulamadığı görüşler insan hayatına rehberlik etmemelidir. Delil yerine atalarının uyduğu sisteme göre hayatlarını yönlendirenlere Kuran’ın aşağıdaki ayetlerini okumalarını öneriyoruz. (Ayrıca bakınız: 31-Lokman Suresi 21, 14-İbrahim Suresi 10, 11-Hud Suresi 62 ve 109, 5-Maide Suresi 104, 7-Araf Suresi 28)

 

21- Yoksa onlara bundan önce bir kitap verdik de ona mı yapışmaktadırlar?
22-Hayır dediler ki: “Biz atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, onların eserlerini izleyerek doğruya varacağız.”
23- İşte böyle! Senden önce de bir memlekete elçi gönderdiğimizde, oranın servetle şımarmış elit tabakası mutlaka şöyle demişlerdir: “Biz atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, onların eserlerine uyarak yol alacağız.”
24– O da “Ben size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?” dedi. Onlar da “Doğrusu biz seninle gönderileni tanımıyoruz.” dediler.
43- Zuhruf Suresi 21-24

 

Kuran ayetlerinden görüyoruz ki çoğunluğa veya toplumda hâkim olan görüşe uymak, insanları doğruya götürmeye yetmemektedir. Oysa bugün insanların dini adeta bir geleneğe dönüştürdüklerini, din adına birçok kabulün kökenini araştırmadan bu kabullerin dinin bir parçası olup olmadığını sorgulamadan, yaygın görüştür diye, şeyhleri dedi diye, falanca hoca dedi diye kabul ettiklerini gözlemliyoruz. Zuhruf Suresi’nin alıntıladığımız 21. ayeti kitaba dayanılmadan din adına ortaya konulanların geçersiz olduğunu söylemektedir. Ayetlerin devamı ise atalardan gelen mirasın, nasıl Allah’ın kitabının önüne konulduğunu göstermektedir.

 

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
17-İsra Suresi 36

 

Onlar sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah’ın doğruya ilettiği temiz akıl sahipleridir.
39-Zümer Suresi 18

 

Din adına ortaya atılan görüşler karşımıza çıktığında, bunları, bu ayetlerin yol göstericiliği altında değerlendirmeliyiz. Din adına söylenen bu sözler neye dayanıyor, nasıl ortaya atılıyor incelemeliyiz. Kitabın 2. bölümünde dinin kaynağının sadece ve sadece Kuran olduğunu Kuran ayetlerinden delillerle göstereceğiz. Buradan hareketle inananlara, önce kafalarında bir din oluşturup, sonra bu dini zorlamalarla Kuran’da arayacaklarına; dinlerini eksiksiz ve fazlasız şekliyle doğrudan doğruya Kuran’dan bulmalarını öğütleyeceğiz. Daha sonraki bölümlerde ise içinde doğru ile yalanın ayırt edilemeyecek şekilde karışmış olduğu, Peygamberimiz’in söylemiş olduğu iddia edilen hadislerin önemli bir kısmının Kuran’la, birbirleriyle, mantıkla çeliştiklerini ve nasıl uydurulduklarını anlayacağız. Hadislerin dinin kaynağı olmadığını göstermenin Peygamberimiz’e hakaret değil, Peygamberimiz’i iftiralardan kurtarmak olduğunu göstereceğiz. Tüm bu bölümleri okurken, sizden yukarıda geçen İsra Suresi’nin 36. ayetini unutmadan mevcut fikirlerinizi gözden geçirmenizi; Zümer Suresi’nin 18. ayetini anımsayarak en güzele ulaşmak için önce dinlemeniz gerektiğini hatırınızda tutmanızı; Zuhruf Suresi’nin 21-24. ayetlerini dikkate alarak varsa peşin kabullerinizi, geleneklerinizi, atalarınızdan öğrendiğiniz dini sorgulamanızı ve Allah’ın dinini geleneklerin üzerine değil, Kuran’ın üzerine kurmanızı öneriyoruz.

 

KURAN AKILLA ÇELİŞMEZ

 

Şüphesiz, yeryüzündeki hareket eden canlıların Allah katında en kötüsü, aklını işletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.
8-Enfal Suresi 22
Allah pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır.
10-Yunus Suresi 100

 

Allah’ın yolu akıl ve vicdan yoludur. Allah’ın beğenmediği canlı tipi, gerçeğe karşı sağır olan ve aklını işletmeyen insanlardır. Bunlar, Allah’ın, diğer canlılardan ayırt edici özellik olarak verdiği aklı kullanmadıkları için Allah’ın sayısız delilini görememektedirler. Kuran’ın anlattığı dini anlamayanlar dini dogmalar, hurafeler, içinden çıkılması ve uygulanması mümkün olmayan zorluklar sistemi olarak göstermişlerdir. Bu tavırlarıyla da yüz milyonlarca kişiyi dinden uzaklaştırmışlar, hatta birçok insanı dinsizliğe sürüklemişlerdir. Kuran’ın anlattığı İslam’ı bu geleneksel, zorlaştırılmış, mantıksızlaştırılmış dinden ayırt etmek, bu yüzden çok önemlidir. Böylece Kuran’ın anlattığı İslam üzerindeki yüklerden, eklemelerden, eksiltmelerden kurtulacaktır. Hem de Kuran’dan, İslam’dan soğutulmuş kitlelerin geri kazanılması mümkün olacaktır.

 

Andolsun size hatırlatıcı bir kitap indirdik. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?
21-Enbiya Suresi 10

 

Dini, bir şiddet ve ilkel yaşam tarzıymış gibi sunanların suçlusu Kuran’ı dinin kaynağı olarak yeterli görmeyen zihniyetlerdir. Bu zihniyetler; uydurma izahları da, kendi imamlarını da, mollalarını da, şeyhlerini de dinin kaynağı yapmış, Allah’ın dini adına Kuran ile birçok konuda ters düşen düzenler ortaya çıkarmışlardır. Üstelik kendilerini “dinin tek temsilcisi” olarak ilan eden bu kişiler, kendileri dışında herkesi dinsiz sayıp, aforoz etmişlerdir.

 

‘Uydurulan Din ve Kuran’daki Din” kitabının ve sitedeki bu yazıların amacı, tüm bu uydurmaları gösterirken, gerçek dinin Kuran’ın tekelinde olduğunu, Kuran dışında hiçbir kişinin, hiçbir mezhebin, hiçbir şeyhin ve hiçbir uygulamanın; dine tek bir ilave de, dinden tek bir eksiltme de yapamayacağını göstermektir. Dinin temel hedefi insandır. İnsanı hayatla, kendisiyle çelişkiye götürmenin sonu ise hüsrandır. İslam’ın gerçek yapısında bu çelişkinin yeri yoktur. Oysa “uydurulmuş din” ileride göreceğiniz gibi çelişkiler ve mantıksızlıklar yuvasıdır. Allah’ın insan yaratılışının özüne uygun bir sistem olarak tanıttığı dinin, insan yaratılışının özüyle ve yaratılışın en büyük nimeti olan akılla çelişmesi asla düşünülemez. (Dinde aklı aşan hakikatler vardır ama bunlar akılla çelişkili unsurlarla karıştırılmamalıdır.)

 

O halde sen yüzünü bir tektanrıcı olarak dine; Allah’ın insanları oluşturma şekli olan fıtrata (yaratılış doğasına) çevir. Allah’ın yaratmasında bir değişiklik yoktur. İşte dosdoğru din budur. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.
30–Rum Suresi 30

 

Din adına tek hüküm koyucu Allah’tır. Allah, mesajlarını insanlığa, Kuran vasıtasıyla eksiksiz, çelişkisiz, ayrıntılı, tam ve açık bir şekilde göndermiştir. Bu ise Kuran’ın sunduğu hususları belirleyip, Kuran’ın anlattığı şekilde İslam’ı kabul etmek, Allah dışında hiçbir kimsenin hüküm koyucu olarak kabul edilmemesi demektir. Kuran’ı insanlara ileten, ilk Müslümanları örgütleyip, kendisi de dini konularda yalnız Kuran’a uyan Peygamberimiz, Kuran’ın dışında bir dini kaynağı insanlara sunmamış ve yazdırmamıştır. Peygamber’in söylemiş olduğu iddia edilen bir söz veya bir yorum Kuran’la çelişir, dine ilave veya eksiltme yaparsa, bu söz veya yorum hem dine, hem de Peygamberimiz’e iftiradır. İlerleyen bölümlerde Arap, Emevi, Abbasi gelenek ve göreneklerini, uydurma izahları, tarihin sadece belli bir dönemiyle ilgili tarihsel kararları, şahsi görüşlerini dine sokan, dinin özellikle uygulama alanını bir yığın uydurmayla ve Kuran’da yer almayan izahlarla dolduran zihniyeti tanıyacağız. Bu bağlamda dinin kaynağı olarak neden yalnızca Kuran’ı benimsememiz gerektiğini, Kuran’da geçmeyen hususların neden İslam’ın evrensel hükümleri olamayacağını kavrayacağız. Ayrıca dine mal edilen ve dinin kesin bir hükmü sanılan birçok hususun, Kuran’da yer almadığını ve bu yüzden bunlara dinsel bir anlam yüklemenin hatalı olduğunu öğreneceğiz. Yani Kuran’a giderek dini yeniden tanıyacağız.

 

Kaynak: Kuran’daki Din , Uydurulan Din ve Kuran’daki Din

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir